Bahçıvan: “Şirketlerimizin tam kapanma sürecini en az hasarla atlatması için öncelikle vergi ve SGK prim ödemeleri makul bir süre ertelenmelidir.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Covid-19 salgınına yönelik aşılama takviminde bazı sektörlerin öne çıkarılmasının sanayicileri vicdanen yaraladığına dikkat çekerek “Pandemi süresince canla başla fedakarca çabalayan, ülke ihracatına, üretimine ve vergi kaynaklarına en büyük katkıyı ve desteği sağlayan sanayi sektörümüzün çalışanları böyle bir ayrımcılığı asla hak etmiyor. Bu haksız uygulamanın düzeltilmesini sanayi sektörümüz adına şiddetle talep ediyorum” dedi.
Bahçıvan: “Şirketlerimizin tam kapanma sürecini en az hasarla atlatması için öncelikle vergi ve SGK prim ödemeleri makul bir süre ertelenmelidir. Bu süreçte özellikle perakende sektörü için kira ertelemesi veya kira desteği çok daha önemli hale geldi.”
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin nisan ayı olağan toplantısı Türkiye ve İstanbul Nüfusunda Gözlemlenen Değişim ve Eğilimlerin Sanayimiz ve Ekonomimiz Üzerindeki Etkilerine Bir Bakış” ana gündemi ile video konferans üzerinden gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın yaptığı online Meclis toplantısına, İstanbul Üniversitesi Şehir Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Şeker konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan konuşmasında, aşılama takviminde bazı sektörlerin ayrımcılık yapılarak öne çıkarılmasının sanayicileri vicdanen yaraladığına dikkat çekti. Bahçıvan “Pandeminin başından beri ülkemiz ekonomisi için canla başla fedakârca çaba sergilemeye devam eden, ülke ihracatına, üretimine ve vergi kaynaklarına en büyük katkıyı ve desteği sağlayan sanayi sektörümüzün çalışanları böyle bir ayrımcılığı asla hak etmiyor. Bu haksız uygulamanın en kısa zamanda düzeltilmesini sanayi sektörümüz adına şiddetle talep ediyorum” dedi.
Perşembe gününden 17 Mayıs tarihine kadar uygulanacak olan tam kapanma tedbirleri ile sanayinin farklı sektörlerinde bazı sıkıntıların yaşanmasının kaçınılmaz olduğuna değinen Bahçıvan “Yalnızca temel sektörlerimiz değil, bu sektörlerimize hammadde ve ara malı tedarik eden alt sektörler ile perakende sektörümüz de bu süreçten olumsuz etkilenecek. Şirketlerimizin bu süreci en az hasarla atlatabilmeleri için öncelikle vergi ve SGK prim ödemeleri makul bir süre ertelenmelidir. Bu süreçte özellikle perakende sektörü için kira ertelemesi veya kira desteği çok daha önemli hale gelmiştir” diye konuştu.
Bahçıvan: “KGF teminatlı kredi tekrar uygulanmalı”
Aynı şekilde birçok sektörün faaliyetini durdurmasıyla sanayinin nakit akışında ciddi aksamalar yaşanacağını vurgulayan Bahçıvan, şöyle konuştu: “Faizlerin bu denli yüksek, kur hareketliliğinin bu kadar fazla olduğu, dolayısıyla öngörüde bulunmanın bu kadar güç olduğu bir dönemde sanayimizin uygun koşullarla finansman ihtiyacının karşılanması için KGF teminatlı kredi mekanizması ivedilikle tekrar uygulamaya alınmalıdır. Ayrıca, sanayimizin kapanma döneminde ödemesi gereken çeklerin ödeme tarihlerinin ileri bir tarihe ertelenmesi de bu dönemde nakit akışının sağlıklı işlemesi için hayati önem taşımaktadır. Bu konularda ilgili bakanlıkların ivedilikle adımlar atması üretim hayatımızın geleceği açısından son derece önemlidir. Dünya genelinde yaşanan pandemi sürecinin yarattığı olumsuzlukları hiçbir sektörün kendi kaynakları ile gidermesi, bu yükü kendi imkanları ile kaldırması mümkün değildir. Bu nedenle tüm ülkeler sektörlerine ve vatandaşlarına ciddi maddi destekler sağlamaktadır. Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında ülkemizin bu destekleri yeterli düzeyde sağladığını söylemek ne yazık ki mümkün değildir. Bu nedenle ülke olarak destekleri artırmanın çabası içinde olmalıyız.”
Genç nüfus ezberi bozulmaya başladı
Konuşmasında dünya nüfusundaki yaşlanma eğiliminin Türkiye için de geçerli olduğunu belirten Bahçıvan, şunları söyledi: “Son 20 yılda, ortalama yaşam beklentisi yaklaşık 9 yıl uzayarak 70 yıldan 78,6 yıla yükseldi. Doğurganlık hızı ise 2,5’tan 1,9’a indi. Böylece toplumumuzun ortanca yaşı 2000’de 25 yıl iken, 2010’da yaklaşık 30’a, 2020 itibarıyla ise yaklaşık 33 yıla yükseldi. Başka bir deyişle, ülkemizin “genç nüfus” ezberinin, biz istesek de istemesek de bozulmaya başladığını görüyoruz. Geleceğe yönelik projeksiyonlara baktığımızda, ortanca yaşımızın 2030’da 36’ya, 2060’da 42’ye ve 2080’de 45’e yükselmesi öngörülüyor. Bu nedenle, gelişmiş ülkelerin yaşlanan nüfusa bağlı olarak yaşadığı kimi yapısal sorunların gelecekte bizi de beklediği çok açık. Yine oldukça dikkat çekici bir husus da; 2020 yılında belki salgının da etkisiyle nüfus artış hızında özellikle ciddi bir düşüş yaşanmış olması. 2019’da binde 13,5 olan nüfus artış hızımız 2020’de binde 5’e geriledi. Tüm bu unsurları bir arada düşündüğümüzde, gelecek yıllarda nüfusta yaşlanma eğiliminin belki öngörülenden de hızlı gerçekleşebileceğini göz ardı etmemek gerekiyor. Bu yaşlanma sürecini “orta gelir tuzağı” riski altında yaşamamız halinde bizleri önemli dezavantajların beklediği de açık.”
Meslek liseleri, kaynakları doğru kullanma fırsatı sunuyor
Diğer yandan İstanbul’un en büyük göç destinasyonu olma özelliği taşıdığını, ülkemizdeki dış göçün ise tek yönlü olmadığını hatırlatan Bahçıvan “Ülkemizden yurtdışına yönelik göç hareketlerinde; ne yazık ki giderek yüksek eğitimli, genç ve üretken nüfusumuz ağırlık kazanmaya başladı ve “beyin göçü” olarak bildiğimiz süreç tüm hızıyla devam ediyor. Özellikle orta ve ileri yaşlardaki nüfusta; pandeminin de etkisiyle, İstanbul’un karmaşasından uzaklaşarak başka illere taşınma eğiliminin arttığı da bilinen bir gerçek. Bu gelişmenin de etkisiyle ilimizin belli başlı bölgelerinde “Z kuşağı” olarak bilinen genç ve dinamik kesimin nüfustaki payı artıyor. Başka bir deyişle, gençler önümüzdeki dönemde İstanbul’un geleceğinde daha fazla söz sahibi olacak. Ancak genç nüfustaki işsizlik artışını dikkate aldığımızda bu artış bir risk unsuruna da dönüşebilir. O halde; genç nüfusun, üretmek arzusuyla donatılıp, üretim hayatına yönlendirilmesi ülkemizin yarınları açısından kritik öneme sahip. Meslek liseleri, kaynakları doğru kullanma fırsatlarından belki de başlıcası. Bu konu son dönemlerde en çok önem verdiğimiz husus olması bakımından bildiğiniz üzere Milli Eğitim Bakanlığı ile güçlü bir işbirliği içindeyiz” şeklinde konuştu.
Hibya Haber Ajansı