Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamolloğlu, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamolloğlu, haftalık basın toplantısında şu ifadeleri kullandı:
“Kıymetli basın mensupları…
Ramazan Ayı’nın bu ilk günlerinde sizlerle buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Bu ay, sabır ve hoşgörü ayıdır.
Bu ay, ihsan, yardım ve paylaşım ayıdır.
Bu ay, bolluk ve bereketin arttığı bir aydır.
Bu ay; başı rahmet, ortası mağfiret sonu ise cehennem azabından kurtuluştur.
Bu ayın ülkemize ve tüm İslam âlemine hayırlar getirmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
Tutulan oruçların ardından uyandığımız bayram sabahı gibi Ramazan ayının bereketiyle bu sıkıntılı günlerden refaha kavuşmamızı temenni ediyorum.
Ramazan Ayı Kardeşlik Demektir
Bu ay vesilesi ile şu hususu vurgulamakta fayda görüyorum; dünyada ve ülkemizde barış ve huzur ortamının tesisi, ancak temel ve vazgeçilmez değerlerimizin hatırlanması ve hayata geçirilmesi ile mümkündür.
Kamil manada adalet, birlikte yaşama kültürü, sosyal dayanışma, ahlaki ve manevi değerlerin ihyası, haksızlıkla mücadele, fikir ve inanç hürriyeti, emniyet, yönetimde liyakat ve şeffaflık gibi prensipler; Bunlar bir bakıma inancımızın temelini oluşturmaktadır.
Bu nedenle bu prensiplerin toplum hayatında hâkim kılınabilmesi için bu ayda üzerimize düşen sorumluluk daha da artmaktadır.
Bugün İslam ülkeleri birbirleri ile çatışma ve kaosun kıskacına sürüklenmiş bulunmaktadır. Dünyada açlık almış başını gidiyor. Günde 25 000 yılda ise 10 milyon insan açlıktan ölüyor.
Bizler, her şeyden önce, böyle bir sorumluluğumuz olduğunu idrak etmeliyiz ki yaşanan sıkıntılara çözüm bulabilelim. Çözüm bulmak tefekkürle ilgili! Ancak çözüm arayacağımıza yanlışları savunma yoluna girersek o zaman bu problemlerin üstesinden gelmemiz kesinlikle mümkün olmaz.
Peki, nedir çözüm? Öncelikli olarak; birbirimize hakaret etmeden, rencide etmeden bir masa etrafında bir araya gelmektir.
Biz insanız konuşmak bizim en temel özelliğimiz. Dertleri paylama, çözüm üretme birbirimize tavsiyede bulunma…
Ama ne yazık ki bunu yıllardır çözemiyoruz üstesinden gelemiyoruz.
Ülkemizde toplumsal kamplaşma ve kutuplaşmayı ortadan kaldırmak, İslam alemi olarak da bir araya gelebilmektir.
Her seferinde tekrar tekrar söylüyoruz dilimizde tüy bitti; İslam alemi hiç bu kadar kamplaşmamış bir biri ile kavgalı hale gelmemişti. İşte Irak, Suriye, Filistin…
İslam alemi olarak bir araya gelmeden bu problemleri çözmemiz mümkün değil.
Bu sebeple Ramazan Ayı’nın buna vesile olmasını temenni ediyorum, ülkemizde artan kamplaşma ve kutuplaşma ortamının ortadan kaldırılarak kardeşlik ikliminin tesis edilmesini temenni ediyoruz.
Ramazan Ayı’nda da En Büyük Meselemiz Geçim
Muhterem arkadaşlar…
Başlangıçta belirttim Ramazan ayı dertlerimizi paylaşma ayıdır. Birbirimizin dertleri ile dertlenme ayıdır. Mağdurun halini anlayıp onu telafi edebilmek için bir çaba içine girme ayıdır.
Burada da önümüze ister istemez geçim meselesi önümüze çıkıyor. Toplumun az bir kesimi istisna olmakla beraber toplumun büyük kısmı geçim sıkıntısı çekmektedir. Biz Ramazan ayını bu problemlerimizin konuşulduğu bir ay olarak görmek istiyoruz.
Marketlerde ve pazarlarda yaşanan zamlara baktığımız zaman bu Ramazan kurulan iftar sofralarının bedeli maalesef hepimiz için öncekilerden çok ağır olacak.
Israrla bu konunun üzerinde duruyoruz, çünkü biz milletimizin derdini, sıkıntısını açık bir şekilde görüyoruz. Her ne kadar rakamlar aksini iddia etse de durum ortada; milletimiz geçinemiyor.
Ramazan bir anlamda tefekkür ayıdır. Umarız iktidardaki arkadaşlarımız da milletimizin durumunu bir tefekkür etme fırsatı bulur bu vesileyle…
Bakınız; TÜİK verilerine göre 2021 yılı Şubat Ayı İşsizlik oranı 0,7 puanlık artışla yüzde 13,4 seviyesinde gerçekleşti. İşsiz sayısı ise bir önceki aya göre 250 bin kişi artarak 4 milyon 236 bin kişi oldu.
Rakamlar İle Oynayabilirsiniz Ama Gerçeklerle Asla
İktidar algı için oynadığı rakamlarda bile artan işsizliği gizleyemiyor. Tabi gerçek rakamlar çok daha fecaat bir tablo ortaya koymakta.
Ne demek istiyorum? Asıl işsizlik oranı olan, geniş tanımlı işsizlik oranı %28,3’tür. TÜİK bu rakamı geniş tanımlı işsizlik olarak değil, atıl işgücü oranı diye açıklıyor.
Bir şeyin nasıl tanımlandığı değil, ne olduğu önemli. Dolayısıyla gerçek işsizlik oranı %30’lara dayanmış durumdadır.
Türkiye’de çalışabilir nüfus olarak bilinen 15 yaş ve üzeri nüfusun işgücüne katılım oranı %50 seviyesindedir. İLO verilerine göre bu oranın dünya ortalaması %60’lardadır.
İşsizlik rakamlarındaki çarpıklık ve gerçek dışılık işte buradan başlıyor. İşgücüne katılma oranını düşük gösterdiğiniz sürece işsizliği de düşük gösterebiliyorsunuz.
Böylece, aslında yüzde %25-30’lar düzeyindeki işsizlik oranını yüzde 10-14 Aralığında imiş gibi kamuoyuna sunuluyor.
Demem o ki; rakamlar ile oynayabilirsiniz ama gerçekleri değiştiremezsiniz. Millet canının nasıl yandığını biliyor!
İki Rakam İki Fotoğraf
Sizlere içinde bulunduğumuz durumun tam manası ile anlaşılabilmesi için iki fotoğraf sunmak istiyorum;
Birincisi; geçen yıl Nisan’da 527 milyar lira olan toplam tüketici kredileri yaklaşık bir yıl sonra mart ayında 682 milyar lira olmuştur.
İnsanımızın 393,8 milyar lira ihtiyaç kredisi borcu ve 149,6 milyar lira bireysel kredi kartı borcu bulunmaktadır. Milletimiz borç batağına saplanmıştır.
İkinci fotoğraf ise; ödediğimiz her 100 liralık vergimizin 16 lira 8 kuruşu faize gitmiştir.
2006-2020 dönemindeki son 15 yılda 5,58 trilyon lira vergi toplayıp 905.2 milyar lira faiz ödemişiz.
Bu para milletimizin; emeğinden, cebinden, geleceğinden gidiyor!
Sn. Erdoğan’ın da şiirlerini çok güzel bir şekilde okuduğu Ne diyordu Necip Fazıl;
Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul
Emeklimizi Bu Bayram Sevindirin
Bildiğiniz üzere emeklilerimize 2018 yılından bu yana bayramlarda 1000 lira ikramiye verilmektedir.
Bu ikramiyeye ne yazık ki enflasyonun hızla arttığı ve paramızın değer kaybettiği 3 yıllık süreç içerisinde herhangi bir zam yapılmamıştır.
Biz bu sene kovid 19’un getirdiği sıkıntıları da dikkate alarak emeklilerimize yönelik en az %50 zamla mümkünse 1550 lira gibi bir rakamla ikramiye verilmesini öneriyoruz.
Büyük bir rakam değil emekliler için emin olun böyle bir ikramiye emeklilerimizi tahminlerin ötesinde memnun edecektir.
Biz bu teklifimizin iktidar tarafından dikkate alınmasını arzu ediyoruz.
Domates Soğan Dağıtımı
Hal böyleyken iktidar ne yapıyor? Çok değil kısa bir zaman önce yoksulluk diye bir problemimiz yok diyen iktidar, şimdi yoksullara ücretsiz soğan-patates dağıtacağını duyuruyor.
Biz bunu memnuniyetle karşıladık. Ama bu bizim plansızlığımızın da ne kadar büyük boyutlarda olduğunu ortaya koydu.
Nasıl olacak ki üretimle tüketim birbirini karşılayacak? Soğan patates dağıtımı çok büyük bir iş değil!
Darda kalan çiftçimizin de imdadına yetişti tenceresi kaynamayan garibana da çare oldu. Bundan dolayı iktidara teşekkür ederiz ama bilmeliler ki sadece patates soğanla milletimizin ihtiyacı karşılanamaz.
Bizim esas sıkıntımız şu; Türkiye’de küçük bir azınlık çok yemekten, israftan, hazımsızlıktan uyuyamazken; büyük bir çoğunluk ise açlıktan, yarın kaygısından, ekmek kavgasından uyuyamıyor.
Düşünmeye davet ediyorum, lütfen! Cenab-ı Hakkın size bahşettiği bu nimeti değerlendirin; aklı, fikri, düşünceyi…
19 yıl iktidarda bulunan arkadaşların çıkıp da şimdi meseleleri düzelteceğiz demeleri aslında bir gerçeği itiraf etmektedir.
Ne diyordu Aşık Mahsuni Şerif;
Yoksulun sırtından doyan doyana
Bunu gören yürek nasıl dayana?
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi, söylemesem mi?”
Hibya Haber Ajansı